Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, toplumda herkesin eşit koşullarda fırsat bulabileceği bir ortam oluşturmanın önemine dikkat çekerek, ayrımcılıkla mücadelenin devlet kadar özel sektör ve sivil toplum için de hayati olduğunu söyledi. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde TİHEK tarafından düzenlenen *“Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi”*nde konuştu.
Küresel ölçekte çatışmaların derinleştiği, savaşların sürdüğü ve insani krizlerin arttığı bir dönemde gerçekleştirilen zirvenin anlamlı olduğunu belirten Yılmaz, insan haklarının özellikle kriz anlarında en çok sınandığını vurguladı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin en ağır şartlarda dahi insan onurunu korumayı esas aldığını hatırlatan Yılmaz, buna rağmen dünyanın pek çok yerinde temel hakların ağır şekilde ihlal edildiğini ifade etti.
“Gazze’de yaşananlar soykırım niteliğinde”
En ağır hak ihlallerinin Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşandığını belirten Yılmaz, iki yılı aşkın süredir devam eden saldırılarda binlerce kadın ve çocuğun yaşamını yitirdiğini söyledi. Sivillerin, eğitim kurumlarının, ibadethanelerin hedef alınmasının yaşananları “çatışma” değil, “soykırım” boyutuna taşıdığını ifade eden Yılmaz, BM mekanizmalarının etkisiz kaldığını, Uluslararası Adalet Divanı kararlarının ise uygulanmadığını vurguladı.
Türkiye’nin hem bölgesel hem küresel ölçekte ateşkes ve insani yardım çabalarında aktif rol üstlendiğini söyleyen Yılmaz, Türkiye’nin Gazze’ye en fazla insani yardım ulaştıran ülke olduğunu belirtti. “Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” diyen Yılmaz, iki devletli çözümden vazgeçmediklerini de söyledi.
“BM Güvenlik Konseyi günümüzü yansıtmıyor”
BM Güvenlik Konseyi'nin 2. Dünya Savaşı sonrası kurulduğunu ve bugünün gerçekliklerine yanıt veremediğini ifade eden Yılmaz, daha kapsayıcı bir yapının zorunlu olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” yaklaşımının bu ihtiyacı ortaya koyduğunu söyledi.
Suriye’deki yeni dönem
8 Aralık Devrimi’nin ardından Suriye’de başlayan yeni sürecin umut verici olduğunu belirten Yılmaz, 2016’dan bu yana 1 milyon 320 bin kişinin gönüllü geri dönüş yaptığını, bu dönüşlerin insan onurunu esas alan politikalarla yürütüldüğünü söyledi.
Türkiye’nin adalet ve insan hakları reformları
Yılmaz, Türkiye’nin 2002’den bu yana adalet ve insan hakları alanında geniş kapsamlı dönüşüm gerçekleştirdiğini belirterek şu adımları örnek gösterdi:
-
UYAP ve dijital yargı süreçleri
-
İstinaf sisteminin devreye girmesi
-
Kolluk Gözetim Komisyonu ile bağımsız denetim
-
Ceza infaz kurumlarında fiziki ve hizmet standartlarının yükselmesi
-
Elektronik izleme sisteminin yaygınlaşması
-
Engellilere yönelik düzenlemeler ve erişilebilirlik çalışmaları
-
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulması
-
Kadına yönelik şiddetle mücadelede dijital takip sistemleri
-
Çocuk adalet sisteminde uzmanlaşmış modeller
-
Göç ve iltica süreçlerinin dijital altyapı ile güçlendirilmesi
Yılmaz, devlet ile vatandaş arasındaki temas noktalarında eşitlikçi bir anlayışla hizmet sunulduğunu belirterek ayrımcılıkla mücadelenin özel sektör ve sivil toplumda da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yeni dönemin hedefleri
2025 Yargı Reformu Stratejisi ve AB’ye uyum çalışmalarının tamamlandığını belirten Yılmaz, TİHEK’in GANHRI nezdinde A statüsü kazanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılacağını söyledi.
Konuşmasını küresel kriz koşullarında insan haklarının korunmasının tüm ülkeler için ortak bir sorumluluk olduğu vurgusuyla tamamlayan Yılmaz, adil ve kapsayıcı bir uluslararası düzenin zorunluluk hâline geldiğini kaydetti.