Aydemir, teklifin Türkiye’nin çevresel ve ekonomik geleceği açısından önemli bir adım olduğunu, ancak bazı düzenlemelerin daha kapsayıcı hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
İklim değişikliğiyle mücadelenin artık ulusal kalkınma stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini vurgulayan Aydemir, net sıfır emisyon hedefine yönelik adımların sadece çevresel değil, ekonomik kazanımlar da sağlayacağını ifade etti. Yeşil büyüme vizyonu çerçevesinde, enerji verimliliği ve temiz teknoloji yatırımları desteklenirse Türkiye’nin sanayi ve ihracat potansiyelinin artacağını belirtti.
Ekonomik Fırsatlar ve Riskler
Kanun teklifinin en önemli unsurlarından biri olan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ile karbon salınımına sınır getirilmesinin, sanayi sektöründe çevreci dönüşümü teşvik edebileceğini dile getiren Aydemir, bununla birlikte bazı risklerin de dikkate alınması gerektiğini söyledi. “Sanayicilerimizin ve KOBİ’lerimizin bu yeni sisteme uyum sağlayabilmesi için teşvik mekanizmalarının daha güçlü hale getirilmesi gerekiyor” diyen Aydemir, karbon fiyatlandırma politikalarının yerli üreticiyi zor durumda bırakmaması gerektiğini kaydetti.
Özellikle enerji yoğun sektörlerin yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinde desteklenmesi, yeşil fonların etkin kullanılması ve düşük karbonlu üretim modellerinin teşvik edilmesi gerektiğini belirten Aydemir, aksi halde küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu dönüşümden olumsuz etkilenebileceğine dikkat çekti.
Tarım ve Kırsal Kesim Göz Ardı Edilmemeli
İklim değişikliğinin en büyük etkilerinden birini tarım sektörünün yaşayacağını hatırlatan Aydemir, su yönetimi, kuraklıkla mücadele ve iklim dostu tarımsal üretim modelleri konusunda kanunda daha detaylı düzenlemelere yer verilmesi gerektiğini vurguladı. “Çiftçilerimizi koruyacak politikalar geliştirilmezse, üretim maliyetleri artar ve gıda güvenliğimiz tehlikeye girer” diyen Aydemir, tarım sektörüne özel emisyon azaltım teşvikleri ve yeşil krediler sağlanması gerektiğini ifade etti.
Denetim ve Şeffaflık
Teklifin önemli maddelerinden biri olan sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanması konusunda sıkı denetimlerin gerekliliğine işaret eden Aydemir, bu sürecin özel sektörün de katılımıyla şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini dile getirdi. İklim finansmanı ve karbon piyasalarının etkin denetlenmemesi durumunda fırsat eşitsizlikleri oluşabilir uyarısında bulunan Aydemir, bu süreçte bağımsız denetim mekanizmalarının kurulmasının önemine vurgu yaptı.
“Yeşil Dönüşümde Türkiye Lider Olmalı”
İklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin küresel rekabette geride kalmaması için sanayicilere, tarım üreticilerine ve enerji sektörüne somut teşvikler sunulması gerektiğini belirten Aydemir, “Bu kanun Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek, ancak kapsamlı destek ve düzenlemelerle daha güçlü hale getirilmeli” dedi.
Özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılması, sanayicilere düşük faizli kredi imkanları sunulması ve tarım sektörünün daha etkin şekilde desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Aydemir, bu kanunun doğru uygulanması halinde Türkiye’nin yeşil dönüşümde öncü ülkeler arasına girebileceğini ifade etti.