Aydemir: Ahlaki denge yeniden kurulmadıkça hiçbir sistem huzur üretemez
İbrahim Aydemir, çağın en büyük krizinin “denge kaybı” olduğunu belirterek, akıl ile ahlak arasındaki bağ kurulmadıkça ne siyasetin ne de ekonominin huzur üretemeyeceğini söyledi.
Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, siyasetten ekonomiye, dijital dönüşümden sosyal devlete kadar geniş alanda yaptığı değerlendirmede çağın en temel meselesini “insani denge” olarak tanımladı. Aydemir’e göre insanlık terazisi şaştığında siyaset istikametini yitirir. Ekonomik güçlerin siyaseti yönlendirdiği bir dünyada hem devlet aklı hem toplum vicdanı sınanmaktadır.
Siyaset, Ruh Terazisini Kurma Sanatıdır
Aydemir, üretimi büyüme ile, zenginliği ilerleme ile karıştırmanın medeniyet yönünü değiştirdiğini ifade etti. Bu yanılgının toplumsal huzuru zedelediğini belirten Aydemir, devletlerin görevinin piyasanın tahakkümüne teslim olmadan insana yaraşır düzeni korumak olduğunu vurguladı. “Siyaset, sadece yönetme değil; ruh terazisini kurma sanatıdır” diyerek, adaletin kârın önüne geçtiği yeni bir dengeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Aydemir, ekonomik krizlerin sadece rakamlardan ibaret görülmemesi gerektiğini kaydederek, “Büyük krizler ekonomik değil, ahlaki kökenlidir” dedi. Türkiye’nin insanı merkeze alan siyasetleriyle örnek bir duruş sergilediğini, “Hesapsız refah bereket doğurmaz” sözleriyle dengenin yeniden kurulmasının en büyük siyaset olduğunu ifade etti.
Türk Ahlakı ve Töre
Türk milletinin medeniyetlere örnek olan yüksek ahlak anlayışını bugüne taşımayı en büyük görev olarak niteleyen Aydemir, töreyi “vicdanın ete kemiğe bürünmüş hali” şeklinde tanımladı. Törenin yalanı, hıyaneti ve hırsızlığı değil; doğruluğu, sadakati, merhameti yücelttiğini söyledi. Türk devlet geleneğinde “Kağanın ahlâkı, devletin kaderidir” anlayışının belirleyici olduğunu hatırlatarak, halkın huzurunun devletin töresinde, devletin kudretinin ise halkın ahlâkında tecelli ettiğini vurguladı.
Aydemir, ailede başlayan erdemin devlete kadar ulaştığını belirterek, annenin ahlâkı evlada, babanın töresi evin direğine nakşeder dedi. Türk milletinin tarih boyunca helâl kazancı manevi bir ilke olarak yaşattığını, bu anlayışın ekonomik bereketin de temeli olduğunu ifade etti.
Küresel Siyaset Yeni Denge Arayışında
Aydemir, New York’ta Müslüman bir adayın seçimi kazanmasını “yeni bir adalet çağrısı” olarak değerlendirdi. Bu sonucun, Gazze’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalan düzenin kendi içinde çökmeye başladığını gösterdiğini söyledi. Genç lider Zohran Mamdani’nin dünyanın en yoğun Yahudi nüfusuna sahip kentinde adalet merkezli bir siyaset üretmesini “Batı’nın vicdan terazisini yeniden kurma girişimi” olarak tanımladı.
Aydemir’e göre bu seçim, paranın saltanatına karşı ahlakın dirilişidir. Mamdani’nin başarısı, elitlere karşı halkın, baskıya karşı insanlık bilincinin galibiyetidir. Bu tabloyu “modern zamanların adalet manifestosu” olarak nitelendirdi.
Terörle Mücadele Akıl ve Bilinçle Kazanılır
Terörün coğrafya ve isim değiştirse de aynı zihniyeti taşıdığını söyleyen Aydemir, ETA ile PKK’nın aynı hedefi farklı suretlerde sürdürdüğünü ifade etti. Terörün amacının millet iradesini kırmak olduğunu, Türkiye’nin farkının millet-devlet bütünlüğünü koruması olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen güvenlik stratejisini askeri, diplomatik ve toplumsal boyutlarıyla örnek bir model olarak nitelendiren Aydemir, terörle mücadelenin fikir cephesinde de dirayet gerektirdiğini söyledi. Gençliğin tarih şuuru ve milli kimlikle yetiştirilmesinin terörün beslendiği boşlukları kapatacağını vurguladı.
Savunma Sanayiinde Stratejik Bağımsızlık
Aydemir, MURAD AESA radar sistemini “yerli aklın stratejik yükselişi” olarak tanımladı. Savunma sanayisinde her yerli adımın bağımsızlık beyanı olduğunu belirtti. Teknolojik başarının ancak ahlaki bir temelle anlam kazanacağını söyleyerek, “Medeniyet çeliğe ruh katabildiği ölçüde büyür” dedi.
Dijital Ekonomide Milli Denge Şart
Aydemir, dijital ekonomi döneminde Türkiye’nin üretimi ve istihdamı güçlendirecek milli dengeye ihtiyacı bulunduğunu belirtti. Yabancı menşeli pazar yerlerinin cari açığı artırdığını ve yerli üretimi törpülediğini ifade ederek, “Oyunu aynı sahada, aynı kaidelerle oynayalım” çağrısında bulundu.
6563 sayılı Kanun’un güncellenmesi gerektiğini söyleyen Aydemir, kural dışı işleyişe karşı caydırıcı yaptırımların üretimin onurunu koruyacağını vurguladı. “Etik, güven ve kalite artık yeni çağın sermayesidir” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Sosyal Devlet ve İnsan Onuru
Sosyal devletin kudretinin vatandaşın onurunda tecelli ettiğini söyleyen Aydemir, yeni dönemin şifresini “güvence ve adalet” olarak tanımladı. Sosyal konut hamlesini milletin dayanışma iradesinin sembolü olarak değerlendirdi. Aydemir’e göre sosyal politika artık sadece ihtiyaç sahiplerini değil, tüm toplumu kapsayan bir milli dayanışma sistemine dönüşmüştür.
Türk Kadını ve Devlet Aklı
Aydemir, Erzurumlu kadın hükümdar Mama Hatun’un Türk kadınının devlet idaresindeki dirayetini temsil ettiğini belirtti. Kadının tarih boyunca devlet aklının paydaşı olduğunu, bu bilincin bugünün kadınlarında da yaşadığını söyledi. “Kadın aklı, Türk irfanının en parlak aynasıdır” sözleriyle konuşmasını tamamladı.